Antik adı Carusa olan Gerze, eskiçağ tarhinde paflagonya sınırları içinde yer alan bir kıyı kenti idi. Arkeolojik anlamda kazıların yapılmaması Gerze' nin tarih öncesi ve tarih devirlerinin bir bölümünün aydınlatılmasını engellemektedir.
Gerze' nin bilinen tarihi şu anda üzerinde kurulu bulunan 8 km karelik yerleşik alan göz önünde tutulduğunda M.Ö. 1800 tarihinde başlar. Köşk Höyük' te arkeolojik yüzey araştırmaları sırasında çıkarılan bir takım buluntular ve buluntuların Hititlere ait olduğunun saptanması Gerze' nin Hititlerden beri yerleşime konu olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Hitit belgelerinde Gerze ve Sinop' un içinde yer aldığı yöre "Arauanna" olarak adlandırılmaktadır. Gerze ve Sinop' un içinde yer aldığı yörede daha sonraki süreçte Gasga'lılar (KASKA), kabileler biçimde örgütlenerek, yarı göçebe yaşam tarzını benimseyen nitelikte bir devlet kurmuşlar, Sinop ve Ordu arasındaki alanı kontrolleri altında tutarak sürekli Hititlerle mücadele içinde olmuşlardır. Hitit ve Gasga dönemlerinde (M.Ö. 1800-1200) Gerze' nin konumunu ve bir yerleşme alanı olarak işlevini belirlemek hayli zordur. M.Ö. VIII. yüzyılda İyonlar, Dor istilası sonucunda Yunanistan' dan Batı Anadolu kıyılarına göç eden Aka'larla birleşerek, Karadeniz'de kolonizasyon hareketlerini başlattılar. Karadeniz'de 80 dolayında sömürge sitesi kurdular. Bu sitelerin en ünlüleri Heraklia (Karadeniz Ereğlisi), Sesamus (Amasra) ve Sinope' dir. (Sinop'tur.) M.Ö. VIII. yüzyılın ortalarına doğru ilk önce Yunanistan'da başlayan kolonizasyon hareketinin özelliği gerek Akdeniz gerek Karadeniz' in bazen en ücra köşelerine kadar sokularak, tarihleri olmayan ilkel kavimler arasında yerleşerek Helen (Yunan) kültürünü geniş bir alana yaymışlardır. Sinope kadar olmasa da sandalların yanaşmalarına uygun konumu dolayısıyla Gerze' nin büyük bir olasılıkla Carusa adıyla kurulması elde yeterli belge olmamasına karşın bu dönemdeki faaliyetlerin sonucu olması gerekir. Gerçekten California State Üniversitesinden Prof. Owen Donan başkanlığında, "Sinop Bölgesi Arkeolojisi" çalışmaları kapsamında yürütülen arkeoloji araştırmalar çerçevesinde heyet, Gerze' nin 1 km. kuzey batısında (Uçuk diye anılan mevki) Yunan ve Roma döneminden kalma büyük bir yerleşme bölgesini ortaya çıkartmış bulunmaktadır. Prof. Donan, bu yerleşim alanına büyük bir olasılıkla Karausa (Carusa) demektedir. Ancak antik Carusa' nın ortaya çıkarılması hususunda herhengi bir arkeolojik kazının şimdiye değin yapılmamış olması Gerze ve Gerzelilerin talihsizliği olarak kabul edilmelidir. Antik Carusa'nın nerede olduğuna dair ikinci görüş ise büyük olasılık bu kentin batık bir kent olduğu yolundadır. Bu konuda günümüz Gerze denizcilerinin Köşk Burnu açıklarında denizden çıkarttıkları çok miktardaki kurşun ve kurşun atıklarının ortaya atılan bu düşünceyi kanıtlıyor olması gerekir. Kurşun maddesi antik çağda sütunları birbirine bağlamakta kullanılmakta idi. Önemli bir yapı malzemesi isi. Bu yapı malzemesinin Köşk Burnu doğrultusunda deniz içinden çıkartılmış olması batık kentin bu doğrultuda deniz içinde olabilirliği düşüncesini desteklemektedir.
M.Ö. I. bin yılından sonra Sinop ve Gerze'nin de içinde bulunduğu coğrafi alan Paflagonya olarak adlandırılmaya başlamıştır. Paflagonya' nın kıyı kentleri arasında yer alan Gerze' nin eskiçağ tarihindeki asıl işlevi nedir? Bu sorunun yanıtını eskiçağı aydınlatan eserlerden Anonim Periplus'ta Gerze için "rüzgar batıdan estiği zaman iyi limandır" derken Arrien "gemiler için kötü bir durak yeridir." demektedir. Arrianos ise adını Karuza olarak zikrettiği bu kent için "Sinop' un 18 mil uzağında eski bir şehirdir. Yirmi geminin sığınabileceği büyüklükte iyi bir limanı eski bir kalesi ve bir ırmağı vardır." demektedir. Bu açıklamalar iki açıdan önemlidir. Birincisi antik kentin bulunduğu mevkii belirleme, ikincisi de kentin hangi açıdan önemli olduğunu saptama. Öyle anlaşılıyor ki, koloniler arasında yoğun bir deniz taşımacılığının ve canlı bir ticaret trafiğinin olduğu ortamda Gerze, denizcilerin bir uğrak ve sığınma ve soluklanma (dinlenme) yeri idi.
Karadeniz' de Kimmer istilası bir tarafa bırakılacak olursa, Gerze Sinop' un geçirdiği tarihsel süreci ve ona benzer bir yaşantıyı yaşamıştır. Gerze' de Sinop'ta olduğu kadar tarihi esere rastlanılmamış olması büyük bir olasılıkla güvenlikle ilgili kaygılardan kaynaklanmış olabilir. O zaman Gerze için yapılacak en net yorum şu olmalıdır. Sinop' un gölgesinde kalan ancak güzelliği ve şirinliği ile insanların dikkatinden kaçmayan kent Gerze, gemicilerin bir uğrak yeri olarak bu açıdan sanki Sinop'tan hareket etmiş ancak az sonra çıkacak olan rüzgarın hıncına uğramış gemilerin ihtiyacına cevap verecek zorunlu bir uğrak noktası gibidir. Sinop ve Gerze' nin tarihini incelerken şu noktaya dikkat etmek gerekir. Eskiçağ'da yukarıda belirtilen yoğun ticaret ve sömürgecilik ilişkilerini konu alan kolonizasyon döneminde bu iki kent özellikle de Sinop denizciler sayesinde çok parlak günler yaşamıştır.
Gerze tarihinin ilginçlik taşıyan yönlerini "yangın olarlarında" aramak gerekir. Gerze, XIX. yüzyılın sonlarında büyük bir olasılıkla 1885-1886' larda yanmıştır. Bu yangın Köşk mevkiinde ortaya çıkmış ve Gerze' nin 2/3' ü bu yangın sırasında kül olmuştur. İkinci yangın 1948 yılının Ekim ayında çıkmış ve tarihe "Un Pazarı" yangını biçiminde geçmiştir. Üç-dört dükkanın yanması ile sonuçlanan bu yangın, büyümeden Gerze halkının gösterdiği kendine özgü yangın söndürme tekniklerini uygulayarak özverili uğraş sonucunda söndürülmüştür.Gerze' nin asıl adını duyuran yangın 13 Şubat 1956 yangınıdır. 21 kişinin yaşamını yitirdiği bu yangın saat 18.15' te yatsı namazından önce çıkmış ve bu yangında 830 ev ve 300 dükkan tamamen yanmıştır. Yazımızı bu olayı ertesi gün diğer gazeteler gibi kendine haber yapan Dünya Gazetesi muhabirinin anlattıkları ile noktalayalım: "Rüzgarın etkisiyle gittikçe büyürken alev alan güvercinler başka bir eve çarpıyor ve ahşap bina hemen alevleniyor. Kızgın çiviler lodosla birlikte mızrak gibi tahtalara saplanıp anında kül ediyordu. Büyük bir karmaşa yaşanıyordu ilçede. Saat 23.02' de kasabanın merkezi kül haline gelince halk paniğe kapılıp civar köylere ve kırlara doğru kaçmaya başladı. Kasabanın hamamına sığınarak alev çemberinden kurtulmaya çalışan 17 kişi ise ne yazıkki yanmadı ama dumandan boğularak can verdi. 15 ev kurtulmayı başardı. 300 adet dükkan yandı. Tarih, kültür, resmi evraklar ve geçmişe ait her türlü belge yok oldu. Elma ve Köse dağlarının Karadeniz' e sarkan yeşil eteklerini inci gibi süsleyen, sırtını yemyeşil bayırlara verip Karadeniz' in azgın sularına gururla bakan o güzelim Gerze, o günün sabahı kaderine bağlıyordu."
Kaynak : Hür KALYONCU' nun CARUSA/GERZE adlı eserinden alınmıştır.
|